Hangi Tatlı İntikam Karakterisin?

Aman da aman!.. Evin biricik prensesi, çevrendeki herkesin ilgi odağısın. Şirinlik desen sende, güzellik desen sende… Eh, zekâ desen o da gani. “Senin hiç suçun yok, başına gelen ne varsa evrenin sana şakası.” diyeceğim, sanıyorsun değil mi? Oysa ikimiz de biliyoruz ki sen ektiğini biçiyorsun. Allah’tan yüreğin temiz, kalbin de yumuşacık… Üzülme, yüreğinin hatırına evren kötü şakalarına son verip kalbinin gerçek sahibini eninde sonunda karşına çıkaracaktır.

Hadi, itiraf et! Sonucu görünce yüzün güldü değil mi? Sinan olmak pek bi’ hoşuna gitti. Öyle ya çekici, zeki, güvenilir, kontrollü, romantik, ince ruhlu… Ooo, daha ne olsun? Ama unutma ki bütün bunların altında korkuların, güvensizliklerin ve derin acıların yatıyor. Yine de görüldüğü gibi “öldürmeyen acı, güçlendirmiş” seni. Hani, bir de burnunun dikine gitmekten vazgeçsen, kızıp sinirlenince düşünmeden iş yapmasan tadından yenmeyeceksin; bil istedim!

Erkeklerin kullanma kılavuzunu satır satır bildiğine inanıyorsun, tamam. İlişki anayasasının ilk maddesine de “erkeğe güvenme” emrini koymuşsun ona da peki! Sevmeyi, sevilmeyi de biliyorsun, hakkını yemeyelim ama en büyük hatan “ilişki” denen oyunun tek türü olduğunu sanman. Eh, bir de şüphecilik, biraz alınganlık, az buçuk huysuzluk da var tabi, kabul et. İkide bir sorunsuzluktan sorun çıkarmanı saymıyorum; bak, sevildiğini bil! Tavsiye istersen: Zorlaştırma, hayatı kendine derim; gül, eğlen, rahat ol biraz!

Özveri senin göbek adın. Sevdiklerin için yapamayacağın şey yok. Hele onlar tehlikedeyse, bir onların canını yakmaya kalkmışsa içinden 10 kaplan gücünde ejderha çıkıveriyor. Birini ilk görüşte sevdin, sevdin; sevmedin mi ağzıyla kuş tutsa nafile! Senden uzak, Allah’a yakın olsun! İyisin, hoşsun da bazen gözünü boyamak isteyenlere pek bir kapılıyorsun, be annem! Benden tavsiye: Işıltısı fazla gelene bir de güneş gözlüğüyle bak!

Kimseler senin içindeki cevheri görmüyor, değil mi? Mükemmel ticari zekânı, becerikliliğini, geniş ufkunu bir anlayamadılar, gitti. Üzüle; kara taşın ardındaki kara karıncayı gören, gün olur senin müthiş yeteneklerini de fark eder, elbet. Yüreğin temiz, sevdiğinin ayaklarına dünyayı serecek kadar bonkör bir de iyi niyetlisin üstelik. Kıymetini bilenler çıkacaktır, korkma! Yalnız hani diyorum ki sen şu geniş vizyonunla sıradan fanilerin dünyasında iddialı işlere pek girmesen mi? Malum, küçük insanlar senin kompleks beyninin büyük fikirlerini anlamaktan pek bi’ aciz. Hayır, üzülme diye söylüyorum, yine de sen bilirsin.

Sen, saman altından değil su, Nil Nehri’ni yürütürsün de kimsenin ruhu duymaz. Kurnazlığıyla nam salmış tilkiye kendi kuyruğunu düşmanı diye yutturur, bir de karşısına geçip tadını çıkararak izlersin. Stratejik dehanla Napolyon’a komutan olmalıymışsın. Hedefe kilitlendin mi kimse kurtaramaz senin elinden, onu. Ah, bir de sevgiyi saplantı yapmasan… “Ya benim olacak ya kara toprağın” klişesinden kurtulsan… Planını, düzenini, komplonu başka işlere yöneltsen… Hayır, ben sana sevme demiyorum yine sev ama hobi olarak sev!

Sen, herkesin sahip olmak istediği gerçek bir dostsun. Sana sırtını dayayan yaşadı. Çevrendeki herkesin sorununu en kestirme yoldan çözer, üzüntüsünü hafifletir, akıl gerekene de bol bol verirsin. Bir de uyanıksın üstelik, sana kolay kolay kimse kül yutturamaz. Yemiş görünür, alttan alta oyunları bozarsın. Eh, sağa sola aklı gramla değil kiloyla dağıtınca iş kendine geldi mi çuvallıyorsun, tabi. Hele gönül işlerinde bir saflık, bir basiretsizlik, bir durumu çakamama… Of ki ne offf! Allah’tan sevimlisin, ağzın iyi laf yapıyor; eee, bir de geri adım atmayı biliyorsun da zor da olsa durumu toparlayıp başını dertten kurtarıyorsun. Ne diyeyim, senin gibi sevgili sabrı olana; senin gibi arkadaş dostlar başına!

Hazırcevaplık sende, arabuluculuk sende, pratik zekâ sende, organizasyonların kralı sende… Sen, her eve lazım, her derde deva… Özetle “ihtiyaç hâlinde camı kırınız” tiplerindensin. Bir de beynini kemiren kurtlardan, bir tutam da düzenbazlığından kurtulsan sözlüklerde “mükemmel” karşılığında adın yazacak. Eee, hâliyle nazarlara geliyor, kem gözlere batıyorsun. Biraz talihsizlik, biraz da – alınma ama – beceriksizlik gönül işlerini karıştırıyor. Hani, senin durumun “âleme verir talkımı, kendi yutar salkımı…” hesabı… Ben sana çok inanıyorum ama karşına ruh eşin çıktığında samanlık seyran olacak.