Hangi Tip Kore Hayranısın?

Sen yenisin galiba? ‘Ne kadar geç kalmışım keşfetmekte’ ‘Keşke daha önceden tanışsaydım bu dünyayla.’ ‘Neye nasıl yetişeceğim şimdi? Öğrenecek, takip edecek bir sürü şey var!’ gibi düşüncelerle, bir panik ve acele içerisinde o siteden bu foruma, yerli yabancı tüm kaynaklara uğrayan, geç kalmışlığın verdiği acele hissi ve yeni başlamışlığın verdiği tadına doyamama hissiyatıyla peş peşe diziler de deviriyorsundur sen? Sevdiğin grupların eskilerine gidip, araştırıp, tüm o bilgi yığınlarının içinde kaybolup çıkıyorsundur. Sonra açıp yine en sevdiğin müziği dinlersin ama.. Evet dünya piyasasına kıyasla bir hazine gibi Kore eğlence sektörü. Ve evet biraz geç kalmışsın. Ama acele edip tüm ruh halini, sosyal hayatını, derslerini etkileyecek şekilde kaptırıp gitmene gerek yok. Her şey tadında, kıvamında güzel. Hiçbir grup ya da dizi ya da varyete programı da kaçıyor değiller. Bodoslama dalıp kendini kaybetmek yerine, daha kontrollü, dengeli giriş yapmayı dene. Bu dünya keşfedilmeye hazır seni bekliyor zaten. Yavaş yavaş, sindire sindire, keyifle ve bir süreç içerisinde de tanıyabilirsin her şeyi. Böylece hem kendi içi dünyan hem de çevrendekiler için daha şaşırılmadık bir değişim süreci geçirmiş olursun. Herkes ‘ne oldu buna birdenbire’ demesin değil mi. Zaten uzun yıllar takipçisi olacaksın bu sektörün, o yüzden sakin ol ve tadına vararak keşfet. Hoş geldin.

Bu dünyadaki her şey seni cezbetmiyor. Aslında sen neyi sevdiğini biliyorsun ve sadece onu seçip alıyorsun. Gerisi de seni bağlamıyor. Bu halinle de oldukça mutlusun çünkü vefalı bir takipçisin ve diğerlerine göre daha sakin bir ortamın var. Sektörde neler olup bittiğini genel olarak biliyor olsan da, seni ilgilendirmeyen kargaşa ortamlarına girmeyi pek sevmiyorsun. İyi de yapıyorsun. Dinlenmek, keyif almak için bulunduğumuz bir ortamda, neden daha fazla stres olalım ki? Her şeyiyle tanıyıp takip ettiğin ve samimiyetine güvendiğin sanatçıların varlığı bile yeter seni dinginleştirmeye. Keşke herkes daha normal olabilse değil mi? Boş ver sen herkesi, sen ve senin gibiler kendi halinizde iyisiniz. Küçük, samimi şeylerle mutlu olabiliyorsunuz. Hem sadece Kore değil, Kore’yle tanışmadan önceki beğenilerinize de sadıksınız. Bu da yine, neyi neden sevdiğinizi bildiğinizi gösteren bir parametre. Öylesine, tesadüfi olarak değil, karakteristik özelliklerinizle temellendirilmiş beğenilere sahipsiniz ve çizginizi bozmuyorsunuz. Öyle her şeyden biraz biraz, yarım yamalak sevmek size göre değil. Bu istikrarlı halinizle siz zaten yolunuzu bulmuş, emin adımlarla yürüyorsunuz. Bize laf düşmez efendim, saygılar.

Olmuşsunsun sen. Belki yaşın gereğidir, belki de bu dünyaya çok eskiden girip artık birçok şeye doymuş olmandan kaynaklıdır, ya da belki yeni olsan bile karakterinin oturmuşluğu gereği hiçbir duyguyu uçlarda yaşamıyorsun. Her şeyin tadında güzel olduğunu biliyorsun. Hatta çoğu zaman şaşırıyorsun, ‘bu insanlar nasıl bu kadar farkında olamazlar?!’ diye çıldırıyorsun. Sana komik gelen vakaları gördükçe, tartışmaları, tuhaf yarışları, kendilerini kanıtlama çabalarını gördükçe gülesin geliyor, bazenleri de sinir oluyorsun. ‘Bu dünyayı tanımayanlar tarafından onlarla aynı kategoride değerlendiriliyorum, benim burada ne işim var cidden’ diyorsun. Haklısın. Ama hata bu kategorizasyonu bilip bilmeden yapanlarda. Başkalarının çocukça davranışları da seni bağlamaz. Sen neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorsun zaten, kimseye de laf anlatmak zorunda değilsin. Bırak kim nerde boğulmak istiyorsa boğulsun. Herkes kendi tecrübe edecek, 10 kere de söylesen, 100 kere de söylesen anlatamazsın derdini, herkes kendi tecrübe edip, belki canı yandıktan sonra idrak edecek senin serzenişlerinin sebebini. Sen şuana kadar nasıl keyif alıyorduysan öyle almaya devam et. Büyük ihtimal eskilerdensin. Ve evet eski tadı kalmadı. Ama napalım. Senin gibi olan ve zaten aşina olduğun bir kitle de var. Onlarla yola devam edip, tuhaf fanların değerini bilemeyecekleri muhabbetlerin dibine vurabilirsiniz. Onlar yokken siz vardınız, evet insan eskiyi de özlüyor, zamanı geri getiremeyeceğimize göre en iyisi bu zamanı rengimizle boyamak. Keyifli zamanlar.

Kore dizi, müzik ve programlarına girdikçe girip, sonra da çıkamayıp, çıkamadıkça da kendini bir sürü grubu, diziyi, programı takip ederken mi buldun? Hatta yetmedi diğer Asya ülkelerine de mi geçtin bakayım sen? Allah kolaylık versin, ne diyeyim, zor olsa gerek. Ama keyif de alıyorsundur zaten sen. Kuvvetle muhtemel zamanın, takip ettiğin her şey hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmana yetmiyordur, ama senin için her grup veya aktör hakkında her şeyi biliyor olmak da önem arz etmiyor zaten. Haklısın. Neden tanımadığın insanlar hakkında her şeyi biliyor olasın ki? Sevdiğin şeyleri takip ediyor olman yeterli. Beğenilerini kategorize etmiyorsun, şunu severim ama bunu asla sevemem demiyorsun, bir şans verip sevip sevmediğine bakıyorsun. Yeni şeyler denemeyi seven birisin yani. Sosyal hayatında da böyledir kesin, herkesle bir şekilde anlaşabilmeyi başarabilen tiplerdensin değil mi? Kesin çizgilerin, olmazsa olmazların yok. Anlaşması kolay birisin. Herkes de seni iyi biliyordur büyük ihtimal, ortamın herkes iyi intiba bırakan iyi karakteri seni.. Her neyse, konumuza dönersek, bir grup hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmasan da genel olarak birçok konu hakkında malumatın var. Ayrıntılara hakim olmasan da, genel bir bakış açısına sahipsin ve diğer takipçilere nazaran sektör hakkında daha fazla şey biliyorsun. Kolaylıklar.

Fazla kaptırmış olabilir misin? Takip ettiğin grup üyeleri, ya da aktörler, diziler hayatında gereğinden fazla yer etmiyor mu sence de… İnsanın kendinden başkalarını sevip, değer verip, savunuyor olması elbette ki güzel bir şey ama bu olması gerekenden daha fazla olmaya başladığında hem çevrene hem kendine zarar vermeye başlarsın.. İnsan her şeyden ve herkesten önce kendine değer vermeli, hiçbir şey ‘sen’den, senin geleceğinden, karakterinden, ruh halinden önemli değil. Tüm bu sevip beğendiğin figürler için kendi ruh halini, sosyal hayatını, ilişkilerini sıkıntıya düşürmeye değmez. Onlar senin sayende var olmadıkları gibi senin sayende de yok olmayacaklar, o yüzden hayatındaki önceliklerini, mesai harcadığın şeyleri gözden geçirme vakti geldi de geçiyor bence. Şuana kadar girdiğin hangi tartışmada karşı tarafın düşüncesini değiştirebildin? Şuana kadar grubun için harcadığın mesai sonrası ne elde ettin? Hiçbir şey. Sinirlendiğin çok zaman oldu, canının sıkıldığı çok zaman oldu, keyiften çok stres yaşadığın zamanlar oldu. Ama beğenilerimiz, hobilerimiz bizim kafamızı dağıtıp hayatı biraz daha keyifli geçirebilmemiz için varlar, önemli başlangıç noktasını unutmuşsun sanırım. Artık bırak kargaşa içinde boğulmayı ve sadece sevdiğin şeylerle kendinle baş başa hemhal olmayı dene, tahmin ediyorum ki daha huzurlu ve keyifli olacak her şey. Şuankinden daha fazla tadına varacaksın ve sen de dahil kimse kırılmayacak artık. Denemeye değer.