Din ve Maneviyat Testi
Din ve Maneviyat Testi
Maneviyat ve din üzerine verdiğiniz cevaplar ile size en çok uyan inanç türünü gösteriyoruz.
http://adimda.com/din-ve-manevi-inanc-testi/
Maneviyat ve din üzerine verdiğiniz cevaplar ile size en çok uyan inanç türünü gösteriyoruz.
http://adimda.com/din-ve-manevi-inanc-testi/

Puan ile kendinizi değerlendirin: Her şey bir sebepten dolayı olur.
Ne ekersen onu biçersin.
Evren bir Yaratıcı tarafından harekete geçirildi.
Din olmadan da ahlaki bir kişi olabilirim
Astroloji doğru birçok şeyi açıklayabilir.
Eylemlerimizi İnançlarımız doğrultusunda yapmalıyız.
Benim Tanrım beni her zaman korur!
Ölümünden sonra insanlar ödüllendirilir veya yaptıkları için cezalandırılır
Daha yüksek bir güçlü inanç mutluluğun anahtarıdır.
Tanrı hayatımıza günlük olarak müdahale eder.
Dünya kutsaldır.
Namaz benim günümün düzenli bir parçasıdır
Hayvanların ruhları vardır.
Namaz zaman kaybıdır.
Dini gereklilikleri yerine getirmek günlük yaşam döngüsünde kesinlikle yapılmalıdır.
Bana inandığım ilahın mesajlarını birçok farklı form ve belirti ile gönderdiğine inanıyorum.
Yunan ve Roma mitolojisi oldukça önemlidir.
Evrim açıkça yeryüzündeki yaşamın kökenini açıklıyor.
Dünya iyi ve kötü arasındaki ruhsal bir savaş içinde sıkıştı.
Acı ve trajedi Tanrı'nın manevi testlerdir.
Biz hayatın bütün derslerini öğrenmek için birçok kez reenkarne ediliriz.
Tanrı'nın kişisel yaşamımızda bize müdahele etmez.
Şeytan dünyada kötülüklerden sorumludur.
Bazı insanlar gerçekten lanetlidir.
Ben doğada olduğumda kendimi çok ruhani hissediyorum.
Düalizm
Düalizm
Düalizm, felsefe ve din biliminde başta olmak üzere, çeşitli öğretilerden bahsetmek ve bunları tanımlamak için geliştirilen yöntem olarak adlandırılabilir. Bu öğretilerin tamamında iki temel maddenin (genelde zıt) bulunduğu yer alır. Bu iki temel madde, özellikle de zıt güçler veya varlıklar olabilir.
Türkçe'ye ikicilik olarak da çevrilen ve "iki" anlamındaki Latince "duo" sözcüğünden türetilmiş olan düalizm, birbirine indirgemeyen iki farklı tözün olduğunu savunan felsefi bir yaklaşımdır.Bu yönüyle tüm varlıkların tekbir tözden kaynaklandığını ileri süren tekçilik ve ikiden fazla sayıda töz olduğu iddiasındaki çokculuk yaklaşımlarından ayrılır.
Genel anlamda dişi-erkek, iyi-kötü ya da aydınlık-karanlık olan bu çiftler, Çin düşüncesinde Yin-Yang, Hint düşüncesinde Tamus-Satva, Zerdüştilik inancında Ahura mazda-Angra mainyu olarak tasavvur edilir. Din biliminde düalizm, tüm varoluşu yaratan-yaratılanlar, öteki dünya-dünya, ruh-madde,gibi tezatlarla açıklayan bir perspektif olarak anlaşılabilir.
Deizm
Deizm
Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dini bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve esine dayalı tüm dinleri reddeden tek Tanrı inancıdır.
Evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan; doğruları keşfetmeleri için insanlara akıl veren bir Tanrıya duyulan inanç deizmi ifade etmektedir. Deistler genellikle bu doğrultuda evreni Tanrı tarafından tasarlanan, hareketi başlatılan; dışarıdan müdahale olmadan doğa kanunlarına uygun şekilde işleyen bir bütünlük olarak görme eğilimindedir.
Bu araştırma sonucu Deist nüfus hakkında kesin bilgi vermemektedir. 2005 yılı Eurobarometer anketine ait veriler ise Deist nüfus hakkında tahmin yapılmasına imkan tanımaktadır. Ankete göre Türkiye nüfusunun %2'si herhangi bir dine mensup olmayıp Yaratıcı bir güce inanmaktadır.
Teizm
Teizm
Teizm ya da Tanrıcılık, en geniş tanımıyla en az bir Tanrı'nın var olduğu inancıdır. Daha kesin tanımıyla Tanrının doğasını ve evrenle Tanrı arasındaki ilişkiyi açıklayan; kişisel, mevcut ve aktif olarak evrenin kuruluş ve yönetiminden sorumlu bir Tanrı betimlemesi içeren, bu Tanrı'nın çeşitli yollarla din gönderdiğini savunan öğretidir
Terim, Yunanca "Tanrı" anlamına gelen theos kelimesinden türetilmiştir, ilk kez Ralph Cudworth tarafından kullanılmıştır.
Politeizm
Politeizm
Çoktanrıcılık ya da Politeizm, politeizm sözlük anlamıyla birden çok tanrıya inanmak, tapınmak manalarına gelmektedir. Sözcük, etimolojik açıdan, Yunanca poly (çok) ve theoi (tanrı) sözcüklerinden türemiştir.
Birçok antik din, geleneksel tanrıların toplandığı panteonlarla, politeistik bir yapıya sahipti. Bu panteonlar ve farklı tanrılar uzun bir zaman dilimi içerisinde kültürel değiş tokuş ve deneyimle yoğrularak gelişmiştir. Eski toplumların birçoğu politeistti. Politeizmdeki önemli bir nokta, birçok tanrıya tapınmanın her şeyi bilen ve her şeyden güçlü bir ilahi varlığa inancı da içerebilecek olmasıdır. Nitekim çoğu politeistik dinde, panteonun başında, her şeyden ve diğer tanrılar da dahil herkesten güçlü ve bilge bir baş tanrı figürü bulunur.
Politeistik inanç sistemlerinde, tanrılar bireysel yetenek, ihtiyaç, hikâye, arzu ve özelliklere sahip karmaşık kişilikler olarak ortaya çıkar. Çoğu zaman bu tanrılar sınırsız güç ve bilgiye sahip değildir, bunun yerine, insan benzeri kişisel özelliklere sahip, ek olarak bazı bireysel (doğaüstü) güç, yetenek ve bilgiye sahip olarak tasvir edilirler.
Politeistik bir panteonda, tanrıların birden çok ismi olabilir ve her isim tanrının belirli bir rolüne veya hikâyesine gönderme yapıyor olabilir. Politeizm'in genel prensipleri arasında tanrılarının sayısının belirsiz olması ve her tanrının kendine özgü görevlerinin bulunması vardır.
Eski Anadolu uygarlıklarından olan Hitit ve Friglerin dinleri, Antik Yunan ve Roma dinleri, Arapların eski dini ve günümüze ulaşmış olan dinlerden Hinduizm çoktanrılı dinlere örnektir.
Agnostisizm
Agnostisizm
Agnostisizm, bilinmezcilik ya da bilinemezcilik;teolojik anlamda Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır.[3] Bu akımın takipçilerine agnostik veya bilinemezci denir.Agnostisizmin iki türü vardır. Zayıf agnostisizme göre hiç kimsenin Tanrı hakkında bir bilgisi yoktur; ancak bu belki bilinebilir; güçlü agnostisizme göre ise Tanrı hiçbir şekilde bilinemez. Agnostisizm genel olarak olaylara kuşkucu yaklaşır, kuşkucu sorular sorar ve yanıtları kuşku ile bulmaya çalışır.[3] Agnostik sözcüğünü ilk olarak İngiliz biyolog Thomas Henry Huxley 1869 yılında kullanmıştır. Buna rağmen daha erken düşünür ve yazarların da bu düşünceye sahip olduğu bilinir. Örneğin Eski Yunan düşünür Protagoras da agnostik olarak anılır.Protagoras'ın çağdaşı olan MÖ 5. yüzyılda yaşamış Hint filozof Sanjaya Belatthaputta ölümden sonrasının bilinemeyeceğini söylemiştir.
Panteizm
Panteizm
Panteizm ya da Tümtanrıcılık, (Doğatanrıcılık ya da Kamutanrıcılık) her şeyi kapsayan içkin bir Tanrı veya evrenin ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşüdür. Panteistler kişisel ya da antropomorfik bir Tanrıya inanmazlar.
Panteizm genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır. Panteizmde, her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır.
Panteizm 17. yüzyıl filozofu olan Baruch Spinoza çalışmalarına dayalı bir teoloji ve felsefe olarak modern çağda popüler oldu. Monizm Spinoza'nın felsefesinin temel bir parçasıdır. Panteizm terimi ölümünden sonrasına kadar icat edilmemesine rağmen, Spinoza en ünlü savunucusu olarak kabul edilir.
Panteizm, Yunanca pan ("tüm" anlamında) ve theos ("Tanrı" anlamında) köklerinden türetilmiştir.
Hümanizm
Hümanizm
Hümanizm genel olarak akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlaki gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirilebileceğini belirten, ve bu çerçeve içinde, insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plana çıkartan felsefi akım. İnsanın kendisinin ve ilgili çıkarların çok temel bir öneme haiz olduğunu savunan yaklaşım; insan varlıklarına varolanların meydana getirdiği genel varlık şeması içinde özel bir konum atfeden öğreti.
Bir yanında insanlığın tanrısal düzene bağımlı olduğunu söyleyip doğa üstü aşkın varlık alanına özel bir konum izafe eden doğaüstücülüğün veya teizmin, diğer yanında ise insan varlığının diğer canlılarla aynı düzeyde bulunduğunu savunup, onun bilimsel bir tarzda ele alınması gerektiğini savunan doğalcılığın bulunduğu hümanizm, insan varlıklarında geliştirilmesi ve kendi başına ele alınıp kutsanması gereken eşsiz güçler, benzersiz yetenekler bulunduğunu savunur